4 Eylül 2014 Perşembe


Sayın ......,

 

Yüz yüze konuşmayı çok istemekle beraber konuşamayacağımı hissediyorum.

 

Her iş segmentinde kadınların (anne adayları ve annelerin) elemine edilmesini tercih etmek, üzücü bir durum. Bence kadınlar doğurgan oldukları için daha üretkendirler. Keza yeni trend olarak kadınlara yönetimde kontenjan ayrılması özellikle Avrupa’da ciddi anlamda başladı.

                                                                                                                                                                                                                            

başka bölüme gönderirim” diye ifadeleriniz olmuştur. Bu ifadeye istinaden;

·         Personel almayı mı hedefliyorsunuz?  Eğer öyle ise Teftiş’in tozunu yutmuş personelinizi sırf çocuk doğurdu ve çocuğu hasta oldu diye bölüm değişikliğini önermeniz adil görünmüyor. Yüz kızartıcı bir durumum var ise o zaman bilmek isterim.

·         Raporu geç bir tarihte verme durumu ise henüz vuku bulmamıştır. (Son teslim tarihi 1 Eylül 2014).

·         Ek olarak, acil bir iş ve/veya toplantı mevzu bahis değildi.

·         Emzirme ve doğum izin haklarımın aslında çok daha fazla olduğunu ancak uygulamaya geçmediğini biliyorsunuz. Kurul’u önemsemesem, başka yollarla izin günlerimi artırabilirdim. Bunun örneği bölümünüzde mevcuttur.

·         Dr tarafından önerilen 5 günlük raporun işime ve otoritenize duyduğum sorumluluktan dolayı 2 gününü kullandığımı belirtmek isterim.

·         Sizin otoritenize karşı istismarı sevmediğim gibi haklarımı da mümkün mertebe korumayı tercih ederim. Yani çocuklarım ateşli  hasta olduklarında ben yanlarında olacağım. İyi anne, babalardan sağlıklı toplumlara gidilir. Sosyal sorumluluklar kapsamında da bu değerlendirilebilir.

·         Artık doğum yapmayacağım bariz, ancak 2 yıl daha bu çocukların bağışıklık sistemi güçlenene kadar hastalıklar peş peşe gelebilir.  Bunun tersini düşünmek olasılıksız.

·         Hal böyle iken, sizin düşüncenizin aksine, bana en uygun iş türünün  gündelik bitmesi gereken işlerden ziyade takvimi belli olan (denetim gibi) işlerdir. Hem yaptığım işi seviyorum hem de eksik kaldığım günleri tamamlama olasılığım çok yüksek.

·         Ama beni göndermekle Kurul’un daha etkin çalışacağını düşünüyorsanız, ben de size bunun böyle olmadığını gösterebilirim sanırım.

·         Kurul’un yeni personele ihtiyacı var iken, işini yaparken zevk alan, öğrenmeyi seven, Teftiş’in tozunu yutmuş ve size saygı ile bağlı bir personeli üzmemenizi ve daha geniş değerlendirmenizi beklerdim.

·         Dün kullandığım 2 saatlik izine gelince burada çalışır gibi gözükmektense, uykusuz geçen 3 gün 3 geceden sonra,  gidip yatıp uyumak ve bugün için daha verimli olmaktan ibarettir. Kısacası çalışıyormuş gibi yapmadım. Ve sonuç olarak bugün raporumu verimli bir şekilde yazabildim.

 

Bu yazıyı okumaya vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederim.  Yüreğimden ve aklımdan geçenleri sizinle paylaştığım için çok rahatım şimdi…

 

Sevgi ve Saygılarımla bilgilerinize arz ederim.

Ghandi



3 Eylül 2014 Çarşamba

günaydın Nazım


BEŞ SATIRLA 

Annelerin ninnilerinden 
spikerin okuduğu habere kadar, 
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, 
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, 
anlamak gideni ve gelmekte olanı. 

Nazım Hikmet

 

 
Denizin üstünde ala bulut 
Yüzünde gümüş gemi 
İçinde sarı balık 
Dibinde mavi yosun

Kıyıda bir çıplak adam 
Durmuş düşünür

Bulut mu olsam? 
Gemi mi yoksa? 
Balık mı olsam? 
Yosun mu yoksa? 

Ne o, ne o, ne o,
Deniz olunmalı, oğlum!
Bulutuyla, gemisiyle,
Balığıyla, yosunuyla ...

Nazım HİKMET

21 Ağustos 2014 Perşembe

ŞİKAYET=>BİRŞEY YAPAMAMAK=>KORKMAK=>GÜÇ

Şikayet ettiğimiz sürece kendimize "şikayet etmekten başka birşey yapamam" mesajını veriyoruz...ve hiçbirşey yapamamakla da şikeyet etmeye devam ediyoruz... Şimdi bu şikayet etme alışkanlığı ve durumunu değiştirecek tek şey "birşeyler yapmak" ..O birşeyleri yapmak niye yapılmıyor? Yanıt çok basit "KORKMAK"... Somut korkular dışında bir de subjektif, soyut korkularımız var. Hele de yaşadığımız kültür ve yaşam alanı da KORKU ile çok besleniyorsa...Kimse kimseyi cahilce meydanlara çık da cesurluk taslamaya zorlamıyor. Ancak korkarak da nereye kadar devam edebilirsin. Çok çok önceleri ajandama yazdığım bir alıntıyı paylaşmak isterim. "Korku kültürü, yaşamda "güç" olgusunu kabul eder " demiş D. Cüceloğlu...Ozaman ne imiş; KORKU olan yerde "GÜÇLÜ" de vardır, hem de istenmeyecek kadar...

Bu alıntıyı ajandama neden mi yazmıştım, çok basit "İşyerinde parlak ve kadın olmak"  yetmişti müdürüme :)

31 Temmuz 2014 Perşembe

09.06.2013
Ağlayarak uyanıyorsun...Annesinden  Kızına,

Yağmurum biricik kızım, ben senin
Kanatlanıp uçman için buradayım!
Ancak olur da, yorgun düşer, mutsuz olur; ya da
sebep yokken anne kucağı istersen
Allahın izniyle kollarımı sana
sonsuzca açmak için buradayım!

Olur da birgün yuva kurarsan
kurduğun yuvaya saygı göstermen için
sevdiğin adamı oğlum kabul etmek için
buradayım!

Ancak olur da
bu yuvada,
Seni bırakıp, yalnızlığa terk ederse
Yanındayım demek için buradayım! hayattayım!